13 Şubat 2014 Perşembe

Molarlar gelir hoş (mu?) gelir

Nedir efenim? Yirmi adet süt dişi vardır ve bunlar şöyle minik bir arama yapınca da karşına çıkacağı üzere; 'her bebek farklıdır elbette' klişesi eklenerek bir genelleme ile ortalama 4 ila 6. aylarda alttaki dişler ile başlamak üzere kendilerini gösterirler. Ortalamalar verilir. 

Senin çocuğun uyar uymaz o ona kalmıştır. 

Bizim Can 6. ayında ilk dişini çıkardı. Alt sağ kesici. Yanındaki de gelirken öyle çok sıkıntılar yaşamadı Can ve bize de yaşattı diyemem. 
(Benim harika oğlum, benim bir tanem. Analar doğurmadı onun gibisini. O var ya o... ahhh :D )

Şaka bir yana, ishalimsi kaka ve azıcık yükselen ateş o zamanlar beni korkutmadı değil. Bakınız; deneyimsiz ve bazı 'arkadaş'lara göre "buldumcuk" anne. (Görcem ben seni ama! Hele bi anne ol da!) Ömrü hayatımda bir bebeğe mi dokunmuşum efendi! ??

Bir gece çok ağladığı. Ama öyle böyle değil cidden kendini parçalarcasına ağladığı için koşa koşa özel bir hastaneye gittik ve o saatte nöbetçi de olsa bir çocuk doktoru bulabildiğim için çok sevindim. Kaka tahlilinden sonra antibiyotik yazması ise benim uyanmamı sağladı a dostlar!
Bazı doktorlar ne kadar meraklı kardeşim minnacık bebelere ilaç depolamaya! Sokakta mı buldum ben bu yavruyu? Hoş, insan sokakta bulsa veremez öyle düşünüp taşınmadan o minicik bünyelere onca ilacı. Ben veremem yani.

-20'li yaşlarımda yine korkunç şiddetli bir bademcik problemi yaşıyorum. Yer, Liverpool. Öyle hemen en yakın hastaneye gidemiyorsun orada. Zar zor randevu aldım; neredeyse bir hafta sonrasına. O esnada da 'eczacı amcaya gideyim de bir antibiyotik alıvereyim' dedirtmeyecek kadar kurallı bir toplum oluyor kendisi. Ben yatak döşek yatarken bir miktar parasetamolü suda eritip damla damla içip yaşıyorum. O kadar. Başka bir şey girmiyor boğazımdan. Boğazımda bir şey girecek kısım kalmamış çünkü. Hepsini kaplamış iki yandan o koca koca badem'cik'. -cik-miş! Bir de bana sor!
Neyse, doktorla yazışarak anlaşabildim, sesim çıkmıyordu çünkü. Bana o halimdeyken bile bizim burada çocuklara verilen antibiyotik şurubu verip üzerine de: "Genç ve sağlıklı bir kızsın. Çabucak geçer biraz viski dolaştır boğazında." dedi ve beni benden aldı. 

O zaman için,' ne diyor bu salak mıdır nedir? Ben burada canımla uğraşıyorum o kalkmış viski diyor' deyip yalayıp yuttum şurubu ki rahatlayabilmem epey sert bir şekilde hemen ertesi gün oldu. İnsan, bademciğini kusar mı ya!!!(çok affedersin miden mi bulandı?) - Eh, ilaca alışmış bünye, istiyor da istiyor kardeşim. Neyse ki 30lu yaşların başı bademciklerimi sünnet ettirmemle beni antibiyotik belasından kurtardı.-

İşte şuna bağlamak istiyorum; bizde de yavaş yavaş uyanmalar başladı son dönemde. Sağlığı korumak için ne kadar az ilaç o kadar iyi. Hatta sıfır ilaç mümkünse. Neydi o eskiden nezle/grip olunca bile antibiyotiğe dayanmalar!!! Ohh my!


Her neyse, diş çıkarma sırasında Can'a ilaç vermemek için direndim. Eline bolca taze soğan verdim bayıla bayıla kemirdi. Soğuk elma dilimleri, havuç da epey işe yaradı o dönemde. Zaten diş fırçasına bayılıyordu daha o zaman, onları da kemirdi. Zaten eline ne geçirse ağzına götürdüğü oral dönem devam ediyordu. 

Salyalar feciydi. Her an ve her yerde salya vardı! Her şeyin üzerinde! En çok da kendi soluk borusunda: o sıra çok öksürmüştü!  Şirin bebeğim... 

Gece uykuları sancılı oluyordu. Memede uyuyor, memeden çekince viykliyordu. Ben sinir krizi geçirmek üzereydim o sıra. Uykusuzluk oldum olası tahammül sınırımı düşürmüştür. Hiç hazzetmem kendisinden.

Neyse, yani aslında benim oğlum bana hiç sorun çıkarmadı ablası :D
-Eşimin annesi böyle demişti bana: 'Bir gün gelecek unutacaksın tüm bu sıkıntıları. Hatta Can bize hiç sorun çıkarmadı diyeceksin, gör bak!' Valla görmeye başladım anne ;) -

Marmaris'te tatildeyken 10-11 aylık civarında ikinci sıra kesiciler atak yaptı, epey yüksek ateş eşliğinde. Doktora göre her şey normaldi. 
-Süper sevdimdi o doktoru. Marmaris'te yaşasak ya keşke!- 

Yine ona göre eylül ortasında gelecekti bu azılı azılar. Her genelleme gibi bu da yanlıştı :D 

Can'ın azıları, hayatının 17. ayında geldi: Sağ üst ile başladı sıralama bir hafta kadar evvel. Bu sabah da sol alt çıkmış etten dışarı. 

Şaşırtıcı derecede daha az salyası var. Gün içinde neredeyse hiç belli olmuyor diş çıkarma sürecinde olduğu,  -ki ben bunu kehribar kolyesine bağlıyorum. Aylardır çıkarmıyoruz boynundan. kehribar diş kolyesi fikrini diş çıkarma konusunu İngilizce olarak araştırırken buldum. Denemek bedava değildi elbette ama öyle atla deve bir fiyat da değildi yani. 
Hülya' ya sordum, Devrim sana yardımcı olur dedi. Bizi Facebook ortamında tanıştırdı. 

Can artık 17,5 aylık ve terrible two aslında yavaş yavaş kendini göstermiyor değil. Yani gün içinde mızıklanmalarını biraz o döneme de bağlıyorum. Uykusu gelince de yapıyor zaten aynı huzursuzluğu. 

İştahı belirgin derecede azaldı.

Ateş yükselmesi olmadı şimdilik. Olsa da müdahale etmeyi düşünmüyorum. 


Geçen akşam daha rahat bir uyku uyuyabilsin diye (çünkü gece uykularında bazen acı ile sızlandığı oluyor, bu gördüğü rüyadan mı acaba demedim değil ancak geçen geceki feci şiddetli ağlaması, meme dahi istememesi, bir türlü susmaması acıyla bağırması ve hemen ertesi sabaha azı dişinin ikinci kısmını görüşüm ile o fikrim kayboldu) bir kaşık Calpol verdim. Ağrısını azaltsın diye. 

Valla yaptım bunu. Çünkü, Mehmet Bey'e güveniyorum. 'Çocuğuna da kendine de işkence yapma a kadın!' dedi o insanı rahatlatan örnekleriyle birlikte. Hatta D vitamini konusunu da danıştım. Vereceksin dedi. Veriyorum.

Can, saat 13:15de yine bizim yatakta uyudu. Kendi yatağına geçirsem uyanacak gibiydi. Kıyamadım. Kendim burada böyle esir oldum, kımıldayamıyorum! 

Saat şu an 15:30 ve şimdiye kadar iki defa uyandı ve kafasını , "şşşşşş oğlum burdayım" dememle hemen geri koydu. 15 dakika kadar önce 3. uyanması da gerçekleşti ama o öyle kolayca geçiştirilir bir şey değildi. Yanına gittiğimde beni itti, öptürmedi. Epey rahatsız bir ifadesi vardı yüzünde. Mızıklandı. 

Sadece uzun kollu atleti ile uyudu. Sıcağı oldum olası sevmez. Üzerini açar geceleri. 
İki adet pamuklu ve hafif battaniyesi var üzerinde ve 37 derece ateşi. Hala uyumak istediği çok belli, zaten uyanmak istese hayatta durmaz o yatakta. 


Saat 15:50 ve mutlu maymunum  günümü güzelleştiren güneşli gülüşünü gösterdi bana :)


















































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder