27 Ocak 2014 Pazartesi

Sizin orda çocik parkı var mı?





Öyle kocaman bir mekan olmasına gerek yok. 

Çim var mı üzerinde şöyle her daim yemyeşil

Tertemiz olacak ama! Öyle "Ben köpeğimi gezdirdim burada. Bakınız işte burada da kanıtımız var. Gurur tablosu! Hey yavvrummm beeeah! Dün akşamki mamasını da pek güzel sindirmiş evladım, hay maşşşaaaallaaah!" diyen medeni (!) *hayvanların insanlarının izlerini bıraktığı türden çimler olmayacak. 
(*Hayır yanlış yazmadım. İsim tamlamam tamamen doğru. Madem bir pet (evcil hayvan diyoruz değil mi) edindin. Lütfen üç kuruşa git al efendim şu her markette satılan buzdolabı poşetlerinden yanına. Tamam başkasını düşünmüyorsun onu zaten anladım da, al ki, bir sonraki sefere yine gönül rahatlığıyla gel oyna zıpla o parkta. Orası hepimizin efendi! Orası kamu malı! Yok öyle ben sıçarım da sıçtırırım da! Ayıp!)

Aynı tür insanlar,  çimlere yedikleri  içtiklerinin ambalajını da bırakmamış olacak. Hatta o şeyler her neyse, ezilmiş büzülmüş ve çürümüş halde ayakkabına bulaşıp seni çileden çıkarmayacak. Yada sen ayakkabına bulaştırmamak, o yapış yapış şeyin üzerine basmamak için engelli koşuya çıkmış gibi olmayacaksın. Rahat rahat yürüyeceksin o çimlerin üzerinde. Çocuğunu da gönül rahatlığıyla salıvereceksin ortaya. 

Kum havuzunun içinde rengarenk *kırık şişe parçaları, çeşit çeşit içecek kapakları, türlü türlü sigara izmaritleri de olmasın orada. Temiz olsun işte çimler, tertemiz. Oh ne ala... Ha ne dersin var MI?
(*Sahiden abartmıyorum. Bir ay kadar evvel bize yakın diye gittiğim Fındıklı Parkı'nda Can rahat oynayabilsin diye yukarıda saydığım her şeyi temizledim kendim. Bu ayrı bir hikaye) 


Ağaçlar var mı sizin oyun parkının içinde? Böyle bir çok çeşit. Sen de merak edeceksin adını, araştırıp öğreneceksin; evladına anlatacaksın özelliklerini. Dökülen yapraklarını alıp kitap arasında kurutacaksın. Sonra birlikte boyarsınız belki? 

Üzerine basılıp ezilmemiş rengarenk çiçekler var mı orada? Hani çocuğuna çiçekleri sevdireceğin. İsimlerini öğreteceğin. Renkleri anlatacağın...

Şöyle "peyzaj yapmış ama adamlar hakkaten" dedirten??? (Yok çok uçtum!) 

Deniz kenarında olacak park. Deniz yoksa senin şehrinde, içine minik bir gölcük de olur. 
Hani şöyle birkaç güzel boyunlu kuş da sere serpe yüzse içinde. Çocuğuna anlatsan ördekle kazın farkını orada... 

Ne güzeldir be Kuğulu, Ankara'da...

Sizin orada var mı kendini insan gibi hissettiğin bir park. Hadi çocuklar için ilaveten oyuncak da konulmamış olsun. Ona da varım. Ama şehirde, şehrin tam göbeğinde olsan da egzoz gazını solumak zorunda kalmadığın... Hani şöyle uzaklara gitmiş gibi... Hani insan gibi. Hani iki adım mesafede sana. 

Hani arabayı çıkar garajdan, trafiğin çilesini çek sonra. Dakikalarca hatta saatlerce uzasın o yol... Vardığında çocuğun arka koltukta uyuyakalmış... Hani enerji mi kalmış oyun oynayacak. Hani... Böyle olmasa oraya ulaşman.

Var mı?

Bizim burada yok da! 




00:56 :Sağıldım geldim.
Yatağında kalkmış ayağa, "miyaaauww maaaouww" diye çağırdı beni. (cidden! ağlamak, yada anneeee diye bağırmak yerine miyavlıyordu) 
Emdikten sonra döndü poposunu uyudu sonra :)
Hay benim CANımmmm... 
Huzurlu, sağlıklı, dengeli, mutlu büyü yavrum. 
Tüm anaların tüm yavruları sevgi sarsın etrafınızı...














2 yorum:

  1. Evet var bizim buralarda da manzara aynı

    YanıtlaSil
  2. Maalesef, biliyorum.
    Ben şimdi belediyelere mailler atmayı düşünüyorum. Gerçi seçim öncesinde, gören duyan olur mu beni, bilmem..

    YanıtlaSil