26 Ocak 2014 Pazar

Heh, pieuw! 
Selam millet!

Ve evet var:  artık benim de var... Bir blog sahibiyim an itibariyle. 

Mutfak masasında yalnız başıma ve mutluyum. Çünkü saat henüz 21:37 ve oğlum şu anda uyuyor... 

Mutluyum; Epeydir böyle erkenden uyumuyordu. Dün gece mesela, saat 23:15'e kadar kök söktürdü. En sonunda O uyudu, ben yine elim hamurlu karnım aç kaldım. 
Kaldım çünkü; epeydir yazmak istiyordum... 
Dün gece de yazmak istiyordum ve ondan evvelki pek çok gece de. Olamadı. Çünkü Can'ım uyuduğunda benim de artık halim kalmıyordu uyumaktan başka bir şeye. 
Şimdi, tüm o halsiz gecelere inat eder gibi aldım elime  Komşu Fırın'ın havuçlu kekini ve yanına da koskocaman Giolitti tiramisulu dondurma! YAZIYORUM! 
Üzgün müyüm? Pişman mıyım kaşık kaşık yerken yukarıda adı geçen günah objelerini: HAYIR!

Neden mi? Çünkü uyanır mösyö birazdan. "Annnieee!" 
Ben iki kat yukarı fırlarım dilim dışarıda. "Geldim oğlummmm... Annecik mutfağa gitmişti yavvrrummmm... Geldim bi tanem. Gel koynuma kuzummm. Gel annecik meme versin kuzusuna" 
CORK CORK CORK! 

Aldığım kaloriler gidiyor işte bu şekilde. Yoksa hamilelik öncesindeki giysilerime bu kadar tembellik ettiğim halde 17 ay içinde çoktaaaan tekrar girebiliyor olmam imkansızdı. 

Neden mi?
Hiç spor yapmadım. (Halt ettim!)
Hiç diyet yapmadım. Ki zaten emzirdiğim için yapmamalıydım da.

Eskiden tango yapardım. Hamilelikten beri (düğün gecesi hariç) ne bir atras ne bir barrida! Bari bir caricia?? Hıh... I-ıh! 
(Olsaydı iyiydi sanki... Özledim.)

Ben mi çok tembelim? Hayat mı erken yaşlandırdı beni? Çok mu acımasız bir dünya bu? Batsın mı bari?

Depresif miyim?  Offff içim bunaldı! Epeydir bunaldı ama. Yeni değil bu halim. Depresifim yani. Bildiğin depresyondayım. Mutsuzluk, yorgunluk, sinirlilik, olmayacak şeyleri kafaya takma. Olayları büyütme. Büyütme, daha çok büyütme. Uykusuzluk. Uykusuzluk. UYKUSUZLUK! 

Farkındayım en azından. Hatta epeydir düzenli gördüğüm bir psikoloğum bile var. Düzelirim. Aman distimiye dönmesin de! Ay yok vallahi kendimi ben bile çekemem o vakit.  

Düzelirim... Düzelirim. Düzelirim değil mi? 

Annelik keyifli bir şey çünkü. Annelik çekilir bir çile be. Zor evet, çok zor. Hele benim gibi hayatı boyunca 'erkek Fatma' olmuş biri için belki de daha da zor. Ben 37 yıldır hiç oturmadığım kadar evde oturdum şu son 17 ayda. Hiç plan program bilmezdim ben. Kafama eserdi, yapardım. Şimdi günde 6 öğün hesabı yapacaksın. Meyvesini, sebzesini, vitaminini, demirini, cevizini, balığını düşüneceksin. Planlayacaksın. Pişireceksin. Yedireceksin. İçirmeyi unutmayacaksın. Su içmeden olmaz!

Yahu nasıl beceriyor bazı anneler? Her daim süslü püslü, hep bir yerlerde... Yahu yemeği ne zaman pişirdin kadın? Hadi benim yardımcım var, o hallediyor da, senin çarşaflarını kim değiştirdi? 
Benim ömrüm sanki mutfakta geçiyor. Of! 

Bu ilk yazı. Şöyle afilli olmalıydı. Neşeli, cicili bicili belki... Keşke olsaydı sahi. 
Fakat malzeme bu... 








2 yorum:

  1. Tam sofraya oturursun uyanırlar,giydirirsin dışarı çıkarsın nasıl eve döndüğünü anlamazsın zira gaz sancısı tutmuştur, oyuncakları toplarsın daha odadan çıktığında çoktan sepet ters dönmüştür ve daha niceleri. Şimdi biri 23 diğeri 17 yaşında. Bunların hepsi tatlı bir anı. Tadını çıkararak telaşsız yaşamak gerek bence. Zira zaman durmuyor yerinde. Hatta iyiki yazıyorsun pekçok şey unutuluyor bile.sevgilerimle

    YanıtlaSil
  2. :* kocaman öpücükler ve sevgiler.

    YanıtlaSil